Bal nedir ? yararları nelerdir..
bal hakkında her şey...
Bal;
Ülkemizde ve dünyada en çok bilinen arı ürünlerinin başında bal gelmektedir.Üretimi en çok yapılan arı ürünlerinden bal,üretilmesi bakımdan diğer arı ürünlerinden daha kolay ve üretilebilir bir üründür.Balı hemen hemen tüm marketlerde bulabilir,çevrede arıcılık ile uğraşan arıcılardan temin edebilirsiniz.
bal nedir ?
Türk Gıda Kodeksi 2000/39 sayılı bal tebliğinde ''bal, arıların çiçek nektarlarını bitkilerin veya bitkiler üzerinde yaşayan bazı canlıların salgılarını topladıktan sonra kendine özgü maddeler karıştırarak değişikliğe uğratıp bal peteklerine depoladıkları tatlı madde'' olarak tanımlanmıştır. Tanımından da anlaşılacağı gibi bal saf ve doğal olmalıdır.
balın kimyasal
yapısı
Genel olarak balın yaklaşık % 80'i değişik şekerlerden, % 17'si
sudan meydana gelir. Geri kalan % 3'lük kısım başta enzimler
olmak üzere diğer değerli maddelerden oluşur. Balda; demir,
bakır, potasyum, kalsiyum, magnezyum, fosfor, silisyum, aliminyum, krom, nikel ve kobalt gibi değerli mineraller vardır.
Salgı balları mineral maddelerce daha zengindir. Bu özelliğinden
dolayı tedavi amaçlı olarak ta kullanılırlar ve kristalize
olmadıkları için tercih edilirler.Balın yapısındaki enzimlerin
bir kısmı bitkilerden bir kısmı da arının salgı bezlerinden
gelir. Enzimler balın en değerli maddeleridir. Doğal ve
ısıtılmamış ballarda enzim miktarı yüksek olup bu ballar
kaliteli ve çok değerlidir. Bal ısıtıldığı oranda enzim
değerinde kayıplar olur.
balın fizyolojik etkileri
Bal insanoğlunun tükettiği en eski gıdaların
başında gelmektedir.Bal binlerce yıldan beri hem enerji sağlayan
değerli bir besin maddesi olarak, hem de yara ve yanıkların
tedavisinde ve bir çok hastalıklarda ilaç niyetine kullanılmaktadır.
Balın şifa verici özellikleri başta Kur'an olmak üzere birçok kutsal
kitapta da belirtilmektedir.
Balın fizyolojik özellikleri ve kullanımı konusunda yüzlerce
literatür bulunmaktadır.
BAL bir doğal enerji kaynağıdır. Bu nedenle bebekler, yaşlılar,
sporcular, hasta ve düşkünlerle birlikte normal sağlıklı insanlar
tarafından da severek ve bilinçli olarak tüketilmektedir.
BAL yeni doğan bebeklerde sütten yararlanmayı ve kemiklerde Kalsiyum
fiksasyonunu artırmaktadır. Sadece süt ile beslenen bebeklerde
oluşan kansızlığı (anemi) ve anorexia yı önlemektedir.
BAL iştah artırmakta, enerji ve direnç kazandırmaktadır.
Balın Sindirim SistemineEtkileri
Bal besinlerin daha hızlı sindirilmesine neden
olmakta, sindirim sistemi enfeksiyonlarında, kabızlığın
giderilmesinde oniki parmak bağırsağı ülserlerinde, ve karaciğer
rahatsızlıklarında yaygın olarak kullanılmaktadır.
Balın Solunum Sistemine Etkileri
Bal karasal iklime sahip ve gün içi ısı
farkının fazla olduğu bölgelerde soğuğa ve soğuk algınlığına karşı,
ağız, boğaz, ve bronşlardaki rahatsızlıklarda ve enfeksiyonlarında
doğal bir ilaç olarak kullanılmaktadır. Bu özellikler balın
antimikrobiyel etkisinin yanı sıra baldaki fruktozun doku ve kasları
yumuşatıcı ve gevşetici özelliğinden kaynaklanmaktadır.
Balın Yara ve Yanıklarda Kullanımı
Bal günümüzde modern tıpta besleyici ve
nemlendirici özelliği nedeniyle birçok kozmetik kremlerinde, açık
yaralarda, yatak yaralarında, ülserlerde, ve yanıklarda doğrudan
sürülen ilaçların yapımında kullanılmaktadır. Bal enfeksiyonları
önlemekte, doku oluşmasını hızlandırmakta ve yara ve yanık izlerini
azaltmaktadır (Hutton 1966; Manjo, 1975; Armon, 1980 and Dumronglert,
1983). Eşit miktardaki Bal, çavdar unu ve zeytin yağı karışımı ile
hazırlanan kremin günde 3 kez kullanımı ile inek ve atlarda görülen
ve kangrene dönüşen yaraları dahi tedavi ettiği bildirilmektedir (Lu~hrs,
1935; Lu cke 1935)
Balın Göz Hastalıklarında
Kullanımı
Balın bazı ülkelerde doktorlar tarafından
katarakt ve kojuktivit ile bazı kornea rahatsızlıklarında başarı ile
kullanıldığı bildirilmektedir (Mikhailov, 1950). Ayrıca kornea
ülserinin de saf bal ile veya vazelin yerine bal ile hazırlanan % 3
lük sulphidine pomadı ile başarılı bir şekilde tedavi edildiği
bildirilmektedir.
Şeker Hastalığı ve Bal
Zaman zaman hakiki (!) balın şeker hastalığına
iyi geldiği şeklinde yazılar çıkmakta veya söylentiler
duyulmaktadır. Bunun bilimsel bir dayanağı yoktur ve yanlıştır. Bal
da kan şekerini yükseltir ve fazla alındığında şeker hastalarını
komaya sokabilir. Ancak eşit miktarda alınan bal, kan şekerini çay
şekerine oranla daha az yükseltmektedir. Bu nedenle şeker yerine az
miktarda bal kullanılabilir.
Balın Antimikrobiyel Aktivitesi
Balda mikrop üreyemez çünkü;
Şeker konsantrasyonu çok fazladır.
Balın pH sı 3.5-4.0 civarındadır.
Baldaki enzimler inhibin (H2O2) oluşmasına neden olur.
Not: Isıtılmış ballarda antimikrobiyel aktivite görülmez veya yok
denecek kadar azdır.
Balın Kullanım Alanları
Sofralık olarak kullanımı (Petekli, süzme,
krem bal, meyveli bal, aromalı bal, kuruyemişli bal, polenli bal,
arı sütlü, propolisli bal vb.)
Gıda sanayiinde besin elementi veya tatlandırıcı olarak
kullanılmaktadır.
Pasta ve fırıncılıkta tatlandırıcı ve bayatlamayı önleyici olarak
kullanılmaktadır.
Şeker, şekerleme, helva reçel ve marmelat sanayii.
Süt, yoğurt, dondurma sanayiinde.
Alkollü ve alkolsüz içki sanayiinde.
İlaç sanayiinde (Öksürük şurubu vb)
bal
ve apiterapi :
Balın besin içeriğinin insan sağlığına etkisinin yanısıra olağanüstü
bir özelliği de vardır ki, bu özellik antimikrobiyal aktivitesidir.
Balın bu özelliği nedeniyle Hipokrat zamanından beri hastalıklarda
tedavi edici bir araç olarak kullanıldığı bilinmektedir. Eski
Mısırlıların; cerrahi pansumanda, göz iltihaplarının tedavisinde,
Çinlilerin ve Hintlilerin de; çiçek hastalığının yayılmasını
önlemede hasta vücudunu bal ile kapladıkları bilinmektedir.
Orta çağda, yara ve yanıkların bal ile tedavi edilmesi, kulak
iltihabında; kulağa balın akıtılması, difteri vakalarında;
çocukların ağız ve boğazlarına içten balın sürülmesi ilginçtir. Bazı
Nijerya yerlileri balı halen öksürük kesici olarak
kullanmaktadırlar.
İnsan vücuduna etki eden çoğu mikroorganizma balda yaşamını
sürdürememektedir. Bal, temas ettiği mikroorganizmaları öldürdüğü
gibi içerisinde de barındırmamaktadır. Öyle ki Mısır piramitlerinde
bulunan ve Postum'da M.Ö. 6. asra ait çömlekler, içindeki balların
biraz katılaşmakla beraber vasıflarını hiç kaybetmemesi, balda
mikroorganizmaların yaşayamadığını tarihi bir gerçek olarak
göstermektedir.
Tıbbi literatürde, İngiliz ve Amerikan hastanelerinde birinci sınıf
mikrop öldürücü olarak bal kullanıldığını, Almanya'da yara ve soğuk
algınlıklarından kaynaklanan hastalıklarda, baldan bu yönü ile
istifade edildiğini görmekteyiz. Alman Dr. Zaiss'in mikrop öldürücü
olarak balı tentürdiyot 'a tercih ettiğini belirtmesi de ilginçtir.
Balın yaraların ve enfeksiyonların iyileşmesini sağlamak için
kullanımı 1981yılında Dünya Sağlık Formu tarafından da önerilmiş
olup, Pharmaceutical Journal'da (Eczacılık Dergisi 1982) apse,
çıban, göz yangıları, ishal, üriner sistem enfeksiyonları, dizanteri
etkeni, deri ve ağız içi enfeksiyonlarına antimikrobiyal etkisinin
olduğu rapor edilmiştir.
1992' de yayımlanan Bee World dergisinde, balın antimikrobiyal
aktivitesi ile ilgili orijinal makalede Kur'an-ı Kerim'de ki konu
ile ilgili ayetler verilmiş ve bu doğa üstü gıdanın insanlar için
şifa kaynağı olduğu açıklanmıştır.
Balların antimikrobiyal aktivitesi için farklı mekanizmalar ileri
sürülmüştür. İleri sürülen mekanizmalardan biri, balın sahip olduğu
yüksek şeker konsantrasyonudur. Bir diğer sebebi de balda enzimsel
olarak üretilen H2O2'dir. Üçüncü olarak da balın düşük pH'sıdır (ort.
3.2-4.5).
Balın çeşitli hastalıklara karşı tedavi edici özelliğini incelemek
amacıyla birçok araştırma yapılmıştır. Bu konuyla ilgili ilgi çekici
çalışmalardan birisi 1991'de King Suud Üniversitesi tarafından
yapılanıdır. Yapılan bu çalışmanın sonunda gastrit ve oniki parmak
bağırsağı ülserine sahip hastalara, alternatif bir tedavi olarak
balın tek başına veya antimikrobiyal bir ajanla uygun bir
bileşiminin kullanılması önerilmiştir.
Farklı bal tiplerinin antimikrobiyal etkileri arasında büyük
değişiklikler vardır. Floral kaynakları farklı olan ballarda görülen
varyasyon asitlik, ozmolarite, H2O2 ve diğer komponentlerin
farklılığı nedeniyle olmaktadır. Lavanta, karahindiba, balçiği, ve
kolza balları yüksek antimikrobiyal aktiviteye sahipken orman gülü,
okaliptus ve portakal nispeten düşük aktivite göstermektedir.
Balın antimikrobiyal etkisini destekleyen bir başka bildiriş te ,
eşit miktarda bal, çavdar unu ve zeytin yağı karışımı ile hazırlanan
kremin günde üç kez kullanımı ile inek ve atlarda görülen ve
kangrene dönüşen yaraları dahi tedavi ettiği sonucuna varan
Lucke'nin bildirişidir( Lucke, 1935).
Bal, karaciğer rahatsızlıklarında da başarı ile kullanılmaktadır. Bu
başarıda balın antimikrobiyal etkisinin yanında, fruktozun doku ve
kasları yumuşatıcı ve gevşetici özelliği de önemli sayılabilir.
Balın çeşitli araştırmalar sonucunda, doku oluşmasını hızlandırdığı,
yara ve yanık izlerini azalttığı (Arman, 1980; Dumronglert, 1983),
bazı ülkelerde doktorlar tarafından katarakt ve kojuktivit ile bazı
kornea rahatsızlıklarında başarı ile kullanıldığı bildirilmektedir (Mikhailov,
1950). Ayrıca kornea ülserinin de saf bal ile veya vazelin yerine
bal ile hazırlanan % 3 lük sulphidine pomadı ile başarılı bir
şekilde tedavi edildiği görülmüştür.
ülkemizde üretilen ballar için
lütfen tıklayın